Haber

Beyin sarsıntısı felaketinin bilinmeyen manevi etkileri! ‘Sessiz kalarak da…’

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Hastanesi’nden Uzman Dr. cln. Ps. Begüm Demir, depremden etkilenen vatandaşlar için ‘psikolojik ilk yardım’ olarak adlandırılabilecek çalışmaların nasıl yapılması gerektiğini anlattı.

“Tepki ve davranışlarını kabul edin”

Demir, “Psikolojik ilk yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz kişilere kendinizi tanıtarak ve yardıma hazır olduğunuzu ifade ederek yaklaşmanız doğru olur” dedi. “Kişiyle tanıştığınızda ağlayabilir, kızabilir. Bu durumları göz önünde bulundurarak ve sakinliğinizi koruyarak yaklaşmalı ve kişinin duygularını yaşamasına engel olunmamalıdır. Söylemek istedikleri anlatılmalıdır. mümkün olduğunca sözünü kesmeden dinlenmeli, karşınızdaki kişinin tepkisini ve davranışını kabul ederek yargılamadan yaklaşılmalıdır.O an susmak, bir şey söylemek istemeyebilir ve siz ona öyle olduğunuzu hissettirebilirsiniz. anlatmaya zorlamadan onunla sessiz kalarak.

Depremzedeye nasıl yaklaşılmalıdır?

Depremzedelerin sordukları sorulara gerçek bilgiler verilmesi gerektiğini kaydeden Demir, “Her şey daha iyi olacak, en azından hayattasın” diyerek, kolay güvenceler ve gerçekçi olmayan öğütler verilmemesi gerektiğini söyledi. Şimdi ve gelecekte nasıl hissetmesi gerektiğine dair rehberlikten kaçınılmalıdır. Bu yaklaşım kişinin öz yeterliliğini düşürür. Kişiyi kendi ihtiyaçlarını karşılaması için teşvik edebilirsiniz. Bu durumda kişinin kendine olan inancı artabilir. Tutamayacağınız sözleri söylememeye dikkat edin çünkü bu sözler yerine getirilmediğinde güvensizlik ve umutsuzluk duyguları tetiklenir.

Geçmişle ilgili ‘keşke böyle olsaydı’ gibi cümleler kurmaktan kaçının. Bu cümleler kişide suçluluk, yetersizlik gibi olumsuz duygular yaratır. Eleştirel değil, empatik bir tavır sergilemeye özen gösterin. Bazen insanlar manevi ilk yardıma ihtiyaç duymayabilir veya istemeyebilir. Yardım istemeyen insanları zorlamamaya dikkat edin ve sadece destek istediklerinde hazır olun.”

“Deprem toplumsal bir travma yaratıyor”

Depremin toplumsal bir travma yarattığını vurgulayan Demir, “İnsanların bu süreçte normalde vermedikleri tepkileri vermelerini ve ağır duygular besleyebileceklerini olağanüstü bir duruma verilen normal bir tepki olarak değerlendiriyoruz. Travma kavramı, sadece travmatik sürece maruz kalan bireyleri değil, duruma doğrudan veya dolaylı olarak tanık olan tüm toplumu etkileyebilen bir durumdur. Dolayısıyla travmatik olaydan etkilenen toplumda üzüntü, öfke, suçluluk, çaresizlik, yabancılaşma, sıkıntı gibi pek çok duygunun bireyleri etkilediği söylenebilir. Duygusal belirtilere fiziksel belirtiler eşlik edebilir; Baş ağrısı, mide ağrısı, göğüs ağrısı, diş sıkma, çarpıntı ve uyku bozukluğu görülebilir.

“Kendimizi suçlu hissetmek çok normal ve insani”

Demir, “Bütün bu duygular yaşanırken, toplumun eylem iradesi ile birlik olup dayanışma faaliyetlerine katılması, toplumun güvenlik algısının yeniden inşasına da destek olacaktır.” Dayanışma faaliyetlerinin gerçekleştiğine tanık olmak aynı zamanda bireylerin yeniden umut hissetmeye başlamasını sağlayacaktır.Bireyler kendi durumlarını travma geçirmiş ve olumsuz süreçler yaşamış başkalarıyla karşılaştırarak suçluluk hissedebilirler.Bu duygu mümkün ve insanidir.

Suçluluk duygusu başta olmak üzere çeşitli hisler yaratabilecek ‘Burada ihtiyacımı rahatlıkla karşılayabilirim, depreme maruz kalan insanların beni rahatsız etmesi beni rahatsız ediyor’ gibi niyetleri organize edebilmek için “Ne olabilir? Verebileceğim noktalar?”, depremzedelere neler yapabileceğini düşünen ve maddi ya da manevi pekiştireçler verebilen bireylerin, depremzedeleri etkileme potansiyeline sahip olduklarını fark etmelerini sağlayarak suçluluk, acı ve öfke gibi duygularını dengelemelerine yardımcı olacaktır. ve her şeyi olumlu yönde değiştirin.

“Akut stres bozukluğu görülebilir”

Deprem sonrası yaşanan olumsuz süreçler nedeniyle bireylerin akut gerilim bozukluğu yaşayabileceğine dikkat çeken Demir, “Belirtilere baktığımızda; Yaşanan travmatik olayın rüyalarda ve zihinde tekrarı, olumsuz duygu ve düşünceler, travma ile ilişkilendirilen durum, kişi, nesne, yer gibi uyaranlardan kaçınma isteği, uyku bozuklukları gibi durumlar gözlemlenebilir. Bu durumlarda, toplumsal çapa çok değerlidir. Duygularınızı ve fikirlerinizi birisiyle paylaşmak rahatlama sağlayabilir. Akut gerilim bozukluğu süreksiz bir durumdur. Bir ay içinde geçmesi beklenir ancak bir aydan uzun sürdüğü ve yoğunluğunun geçmediği durumlarda kişinin profesyonel takviye alması önerilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu